Staj Günlüğüm - 1 : İlk Stajım
Merhaba;
Ben ilk stajımı nasıl kabul edildiğimi sorgulamadan
edemediğim bir yerde yaptım: TÜBİTAK. Gizlilik nedeniyle projelerden
bahsetmeyeceğim. Sadece öğrendiğim yapılardan bahsetmek ve bu sırada temel
olarak bilgi sahibi olduğum bu yapıları daha iyi öğrenmek istiyorum. Zaten ben
stajyerliğim boyunca orada yapılan herhangi bir projeye de dahil olmadım. 2. Sınıf
olduğum için bazı bilgi eksikliklerim vardı. Danışmanım da daha çok yeni şeyler
öğrenebileceğim küçük bir proje verdi. Aslında bakarsanız bu projeyi yaparken çok
daha önemli bir şey öğrendim: kendi kendime öğrenebileceğimi…
Aslında çoğu firma, en azından bilgisayar mühendisliği adına
konuşmam gerekirse; 3. veya 4. sınıf öğrencilerini stajyer almayı tercih
ediyor. Ki bilgi bakımından bakarsak haklılar da… Ancak TÜBİTAK’ta böyle bir
zorunluluk yoktu. Oraya ilk gittiğimde bana Javascript, Spring Framework,
Angular ve Java bilip bilmediğimi sordular. O an; sadece Java’yı bildiğimi,
ancak öğrenebileceğimi söyleyebildim (tabi ki okulun “biz size kendi kendinize
öğrenebileceğinizi öğretiyoruz” gazını kullanarak). Ama şu an hepsi hakkında
bir şeyler biliyorum.
Bunu ben yapabildim diye kendimi övmek için söylemiyorum. İsteyen
herkesin yapabileceğini ifade etmek için söylüyorum. Kimseye bildiği yapılar
üzerinden görev verilmeyecektir. Firmaların çalıştığı yapıları öğrenmek mühendisin
işidir. Bu bakımdan kendinizi yeni şeyler öğrenmeye hazırlayın. Ki her zaman
gelişen bir sektörün içerisindeyiz.
Bir yapıyı öğrenmek
için herkesin farklı yöntemleri vardır. Benim ki de yazmak. Önce bir konuyu
araştırıp neyin ne olduğunu anlamak için notlar tutarak konuyu kavramaya
çalışırım. Ardından mutlaka o konu ya da yapıyı kullanarak tecrübe etmek en
önemlisidir. Bu aşamada hata yapmaktan korkmayın. Saatlerce ekrana boş boş
bakmaktan da… Benim de saatlerce ekrana boş boş baktığım anlar oldu.
“Çünkü karşımda daha önce hiç karşılaşmadığım, ödevlerde var
olmayan, projelerde hiç ihtiyaç duymadığım bir yapı vardı. Ben ona yabancıydım
o da bana. İkimizde korkuyorduk…”
Edebiyatı bir kenara bırakalım; bakarken bir anda dank
ettiği de oldu kod yazmaya başlamadan hiçbir şey anlamadığım yapılar da… Aslında
tıkandığınız an yapmanız gereken şey kodu yazmaya başlamaktır. Gerisi bir
şekilde gelecektir…
Stajyer olduğum ofiste çalışan bir abi demişti ki:
“Şimdi mühendislik bir problemin olduğunda onu internette
araştırıp bulabilme işidir.”
Belki de bu kendi alanı için geçerli bir varsayımdı. Ama o
an yaptığım iş tam anlamıyla buydu. Bir probleminiz olduğunda elbette bu
problemi kendiniz çözmeye çalışın. Ancak unutmayın ki internette bu problemi
çok daha verimli ve kolay şekilde çözmüş, bu problem kapsamında uzman yüzlerce
insan size yardım eli uzatmış durumda.
“Tekerleği yeniden icat etmeye gerek yok!”
(Bu sözü de sık sık kullanacaksınız.)
Sürçülisan etmişsem affola…
Yorumlar
Yorum Gönder